<h3>Issız Adam filminin ana karakterlerinden Alper filmde günübirlik, sadece cinsellik üzerine dayalı ilişkiler yaşayan ve “bağlanma” sorunu yasayan 30’lu yaslarında bir erkeği canlandırıyor. Alper’in Ada’yla tanışması, ona aşık olması ve ilişkisi süresince nasıl değiştiği, ilişki derinleştikçe başlayan bağlanmayla ilgili korkuları, sonunda Ada’dan ayrılması ve ardından çektiği acı aslında bir grup insanın ilişkilerdeki portresini özetliyor: Issız Adam Sendromu.</h3>
Aslında “bağlanma sorunu” olarak da açıklanabilecek bu kavramın temeli çocukluğa dayanıyor. İlk kez Bowlby tarafından ortaya atılan bağlanma kavramı bebeklerin, ebeveynlerine ya da onlara bakan kişilere olan bağlanma şekilleri ile açıklanabilir. Bebekler doğduklarında savunmasız oldukları için içgüdüsel olarak onları dış dünyadaki tehlikelerden koruyacak, onları kollayacak ve sakinleştirecek kişilerin varlığına ihtiyaç duyarlar. Bu kişiler genellikle ebeveynler ya da bebeklere bakan kişilerdir. Bebekler bu kişilere bağlanır ve bu bağlanmanın şekli, bebeğin ona stres veren durumlarda bu kişiyle ilişkisine bağlıdır. Bebeklik çağında sağlıklı bir bağlanma sekli geliştirememiş bireyler, yetişkinlikte romantik ilişkilerinde ayni bağlanma sorunlarıyla karşı karşıya gelebilirler.
Bireyler biyolojik olarak, hayatta kalabilmek için, başkalarıyla bağ kurma ihtiyacı içinde olarak dünyaya gelirler, fakat onların ne tür bir bağlanma şekli geliştirdikleri deneyimleriyle bağlantılıdır. Ebeveynleriyle farklı bağlanma şekilleri kurarak büyümüş bireyler, ilişkilerinden de farklı beklentiler ve inançlar içinde olurlar. Bu bağlanma şekilleri, bireylerin ilişki kalitesine olumlu ya da olumsuz biçimde yansıyabilir. Araştırmalara göre bireyler bağlanma şekilleri açısından 4 gruba ayrılabilir. Bunlar güvenli, saplantılı/kaygılı, kayıtsız/kaçıngan ve korkulu/kaçıngan bağlanmadır. İşte Issız Adam’lar dediklerimiz genellikle kayıtsız-kaçıngan bağlanma ile yetişmiş bireylerdir. Kayıtsız/Kaçıngan bağlanma şekline sahip kişiler yakın duygusal ilişkiler olmadan kendilerini daha rahat hissederler. Bu kişiler için özgürlükleri, bağımsızlıkları, kendi kendilerine yetebilmeleri, başkalarına bağımlı olmamak ve başkalarının da onlara bağımlı olmaması önemlidir. Bu kişiler yakın duygusal ilişkilere girmeyerek ve bağlanmaktan kaçınarak yüksek derecede özgürlük arayışı içindedirler. Bu kişiler genellikle kendilerini, kendi kendine yetebilen ve başkalarıyla yakınlık kurma ihtiyacı içinde olmayan bireyler olarak tarif ederler ve partnerlerinden daha az derecede yakınlık talep eder ve onlar hakkında kendilerine olduğundan daha olumsuz düşüncelere sahiptirler. Araştırmalar kayıtsız/kaçıngan bağlanma tarzına sahip bireylerin duygularını yoğun bir şekilde bastırmaya çalıştıklarını ve hislerini sakladıklarını göstermiştir. Bu bireyler, reddedilme korkusunu ve durumunu yaşamamak için kendilerini çevresindekilere ve partnerlerine yaklaştırmaz, onlarla yakın ilişkiler içine girmekten kaçınırlar.
Peki, bu hep böyle mi gitmek zorundadır? Elbette bebeklik çağında ebeveynlerle (özellikle anneyle) olan ilişkiler ve bağlanma şekli ileride kişilerin ilişkilerinde nasıl davranacaklarını etkileyen önemli bir faktördür. Fakat bireyler güvensiz bağlanma tarzlarını yaşadıkları deneyimlerle değiştirip, şekillendirebilirler. Güvenli bağlanmaya sahip kişilerle kurdukları ilişkilerde, ilişki içindeki durumlarını değerlendirip bunu partnerlerinin yardımıyla değiştirebilirler. Ayrıca, psikoterapi sırasında terapist ve danışan arasında kurulan güvenli bir bağlanma, bu kişilerin güvensiz bağlanma stillerini değiştirmelerinde oldukça önemli olan temel adımlardan biridir.
Bağlanma korkusunun temeli buna dayalı olsa dahi elbette yalnızca çocukluktaki ebeveyn ilişkileri ile açıklamak mümkün değildir. Her ilişkide karşı tarafın ve zamanın şartlarının etkisi de bağlanma korkusu geliştirmeye yol açabilir. Özgürlüğü kaybetme korkusunun yanı sıra bazı diğer etkenler şöyle sıralanabilir:
<strong><em>Güvensizlik: </em></strong>Güven bir ilişkide iki taraf için de belki de en önemli etkendir ve bir erkek size güvenebileceğini hissetmedikçe gerçek anlamda bir bağlılık göstermeyecektir. Özellikle önceki aile ve romantik ilişkilerinden gelen bir güven problemi varsa yalanın bir işareti bile partnerinizin tamamen uzaklaşması için kapıyı açabilir.
<strong><em>Olgun Olmamak</em></strong>: Yaş her zaman olgunluğu getirmez çünkü herkesin olgunlaşma hızı birbirinden farklıdır. tek kişiye bağlı kalmak için, büyümeye ve çocukça düşüncelere ve alışkanlıklara veda etmeye istekli olmalısınız fakat birisini büyümeye de zorlayamazsınız. Eğer hala bir ergenin duygusal kapasitesiyle hayatını devam ettiriyorsa, bir ilişkide aradığınız şeyleri arayan birini bulup hayatınıza devam etmelisiniz.
<strong><em>Diğer Öncelikler / Bağlılıklar:</em></strong> Hayat gerçekten partneriniz için çok zorlayıcı olabilir (ör:iş hayatı) ve bazen her şeyi dengelemek bir süre için mümkün olmayabilir. Birçoğumuz bir ilişkiye kendimizi adamak ve onun için uğraşmak için zorlanabiliriz çünkü iş, okul, aile ve diğer bağlılıklar arasında, bir ilişkiyi sürdürmek için gerekli olan kaliteli zamanı yaratmak zor olabilir. Özellikle zorlu iş işe yarıyor, tatmin ediyor ve kişi belirli bir hedefe odaklanıyorsa, şu an aklındaki son şey bir ilişki olabilir. Ama öte yandan, bir erkeğin hayatında başka üretken şeylere bağlı olması iyi bir işaret olarak da görülebilir. Bu, odaklandığı ve zamanını önemli olan şeylere nasıl adayacağını bildiği anlamına gelir. Belki de hayatındaki şeyleri nasıl dengeleyeceğini göstermek için size ihtiyacı var ve sonunda ikiniz birlikte mutlu olabilirsiniz.
<strong><em>Çok Fazla Baskı</em></strong>: Eğer biri baskı altında size bağlıysa, ilişki muhtemelen devam etmeyecektir. Bir erkeğin, onunla birlikte olmak istediği kişinin siz olduğuna sizin onun üzerine koyduğunuz herhangi bir baskıyla karar vermemesi ve istekli bir şekilde gelmesi gerekir. Bu kararı almanın çok uzun sürdüğünü düşünüyorsanız, yapabileceğiniz tek şey endişenizi dile getirmek ve sizin için en iyi olana karar vermek. Bu durumda kalıp onu bekleyebilir, ya da hayatına devam edebilir ve size istediğiniz şeyleri vermeye hazır birini bulabilirsiniz. Seçim sizin.
<strong><em>Başka Kadınlar/Erkekler:</em></strong> Partneriniz henüz yalnızca bir partnerle ilişki yaşamaya ve bağlı kalmaya hazır olmayabilir çünkü sahada kalmak ve flört etmek istediği başka kadınlar/erkekler olabilir. Bu yalnızca seks ile ilgili olmak zorunda da değildir; yeni kişiler tanımak ve yeni heyecanlar yaşamak partnerinizin şu anki isteği olabilir.