Sosyal medyada bana en çok sorulan soruların başında, psikoloji öğrencisiyim, kendimi nasıl geliştirebilirim sorusu geliyor. Tek tek cevap yazmaya yetişememeye başlayınca, bir yazı yazmak şart oldu.
İlk olarak kendi psikoloji maceramdan bahsetmek istiyorum. Lise yıllarımın başından bu yana hep psikoloji istedim. Kime bu idealimden bahsetsem, genel tepki; naapcaksın, işsiz kalırsın, deli doktoru mu olacaksın oldu. Hatta ailem bile pek destek olmadı diyebilirim. Bu tepkiler, arada sırada motivasyonumu düşürse de, hep dik durdum. Sınava girip istediğim puanı alınca, kesinlikle hukuk yazmamı isteyen ailemi bir şekilde psikoloji bölümü için ikna etmem gerekiyordu. Burada devreye bazı entrikalar girdi ve ailem bizim oğlumuz kesinlikle psikoloji okumalı demeye başladı :))
Sınavı ilk senemde ve ilk tercihim olan İstanbul Üniversitesi’ni kazandım. İlk yıl açıkçası pek bir şey yaptığımı söyleyemem. 17 yaşında İstanbul’da tek başına yaşamak, tahmin ettiğimden çok daha zordu. Adapte olabilmem için neredeyse 1 yıldan fazla süre gerekti. Adapte olduktan sonra hem İstanbul’un hem de idealim olan bölümde okumanın keyfini çıkarmaya başladım. Ancak o zaman dikkatimi çeken bir şey oldu, sadece okula gidip gelerek, notların çok iyi de olsa gerçekten iyi bir psikolog olmak mümkün değildi. Ve düşünmeye başladım, bölümden başka neler yapabilirim, kendime nasıl katkı sağlayabilirim diye.
Kendini geliştirmek adına, ilk farkettiğim konu staj konusuydu. Bir çok psikoloji bölümü, öğrencilerine 3. sınıftan 4’e geçerken hastanelerde staj ayarlamaya çalışıyor. Ancak zorunlu ve kanuni bir staj olmadığı için, burada da yük çoğunlukla öğrencinin kendisine kalıyor. Öğrencinin kendi imkanlarıyla, ısrarlarıyla ve maalesef ki torpille ayarlanıyor iyi kurumlarda staj imkanları.
Benim hastanede yapacağım staja daha zaman vardı, hala 2. sınıftaydım. Ancak bir şekilde, alana dahil olmak ve pratik yapmak istiyordum. İlk yaptığım şey, bizden önce mezun olmuş abilere, ablalara ulaşmak oldu. Onlardan hem stajlar hem de meslek hayatı hakkında bir çok şey öğrendim. Bir psikolog nerelerde , hangi koşullarda ve hangi imkanlarda çalışır bunu öğrenmeye çalıştım. Bildiğiniz üzere, psikolojini bir çok alt alanı var. Ama ben kendimi bu konuda tanımıyordum. Acaba hangisinde çalışırsam daha mutlu olurum? sorusu o zamanlar benim için bir muaammaydı. Bu muammanın tek çözümü vardı benim; bir çok farklı alanda staj yapmak. Bu fikrin sonucunda, utangaç birisi olmama rağmen, bir çok kapı aşındırdım. Yüz vermeyen, hiç cevap vermeyen ve kaale almayan bir çok kişi ve kurumla karşılaştım. Bir iki gün canım sıkılıyordu ama sonrasında vazgeçmiyordum araştırma yapmaktan. Bu ısrarlı süreç sonrasında, 2. sınıftan itibaren bir çok kurumda staj yapma olanağı buldum. Bir dershanenin rehberlik servisinde, bir kreşte, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde, 2 farklı hastanede, bir firmanın İnsan Kaynakları servisinde ve bazı sivil toplum kuruluşlarında staj yaptım. Hem çok insan tanıdım hem de alanı çok iyi tanıdım.
Burada sana söylemek istediğim şey şu, müstakbel meslektaşım: Mesleki gelişim için en önemli olan şeylerin başında staj yapmak geliyor. Ama sadece bir yerde, gelir giderim, vakit doldururum mantığıyla değil. Hakkını vererek, dikkat ederek ve gözlem yaparak staj yapmak. Ve gerçek anlamda seni hangi alanın mutlu ettiğini öğrenmenin en pratik yolu farklı farklı kurumlarda staj yapmak. Gittiğin yerlerde, ben her şeyi bilirim, ben ona dokunmam buna dokunmam mantığıyla yaklaşırsan, staj yaptığın kişiler bir bağ kurman zor olabilir. Ben çay da taşıdım, saatlerce dosya da zımbaladım. Hiç gocunmadım. Amacım gittiğim yerlerden dost kazanmak, heybemde dostluklar biriktirmek oldu. İleride bunun çok faydasını gördüm.
Ben düz lise mezunuyum. İngilizce eğitim almadım. Üniversitemizde de maalesef İngilizce eğitim yoktu. Ama artık bir çok üniversite İngilizce eğitim veriyor. Eğer başarılı bir psikolog olmak istiyorsan ve İngilizce konusunda yetersizsen, bu konuyu acilen halletmen gerekiyor. Yılda 5 binden fazla psikolog mezun oluyor. Eğer farklılaşmak ve öne çıkmak istiyorsan, güncel kaynaklardan haberdar olman gerekli. Bunu da İngilizce olmadan yapman çok ama çok zor. Bu sebeple, eğer İngilizce eğitim almıyorsan, kurs ya da yurtdışı kurslarla bu eksiğini kapatmalısın. Eğer yurtdışı olursa, hem dil öğrenirsin hem de farklı bir ülke ve insanlar görerek hayat tecrübesi ve vizyon kazanırsın.
Gelelim terapi ve test eğitimlerine. Eğer Facebook listende birkaç psikolog yer alıyorsa, bir bakmışsın ki, bir sürü gruba eklenmişsin. Bu gruplar eğitim verenlerin, ilanlarını paylaştıkları gruplar oluyor genelde. İlginç eğitim ilanlarıyla karşılaşman olası. Bir Günde Wisc-r, 3 Saatte MMPI, 10 Saatte 10 Çocuk Testi gibi. Hemen gaza gelme, inanma. Bu eğitimleri veren kişilerin bir kısmının psikolojiyle ilgisi bile yok. Eğitim işine yönelmeden önce, biraz önce bahsettiğim basamakları tamamlaman çok önemli. Eğer bu basamakları tamamladıysan, az çok hangi alanda çalışacağına karar vermişsindir. Diyelim ki, çocuklarla çalışmak istiyorsun. Oyun terapisi, Wisc-r ya da en güncel hali olan Wisc-4, çocuklarda uygulanan objektif testler gibi eğitimleri almanı şiddetle öneririm. Ama öyle rastgele bir yerden değil. Mümkünse bu eğitimleri Türk Psikologlar Derneği’nin düzenlediği eğitimlere katılarak ya da kendisini kanıtlamış, uzun yıllar vaka tecrübesi olan eğitimcilerden almanı öneririm. Çocuklarla değil de yetişkinlerle çalışacağını düşünelim. Bu sefer de MMPI test eğitimini, Bilişsel Davranışçı Terapi ve Şema Terapi (Bunlar benim çalışmayı tercih ettiğim ekoller. Farklı bir ekol düşünüyorsan da eğitim konusunda seçici olman çok önemli.) eğitimlerini öneririm. Bu eğitimleri son sınıftayken almaya başlayabilirsin.
Okul bitmeye yaklaştı, ben ne yapacağım, nerede çalışacağım korkuları başladı içinde. Psikologluk meşakkatli bir yol. Okul bitince eğitim bitecek mi? Maalesef hayır. Halen resmi olarak gerekli olmasa da, danışan görebilmek ve yeterliliğini gösterebilmek için Klinik Psikoloji alanında yüksek lisans yapmalısın. Devlet üniversitelerinin Klinik Psikoloji yüksek lisans kontenjanları çok az olduğu için, özel üniversite alternatiflerine de yönelebilirsin. Ama bence kendine güven ve ilk olarak devlet üniversitelerine başvur.
Seni üzmek istemiyorum ancak yeni başlayan psikologlar için iş seçenekleri çok sınırlı. Yeni mezunlar çoğunlukla, kreşlerde, özel okullarda ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışıyor. Maaşlar başlangıç için çok tatmin edici değil. Ama moralin bozulmasın. Bu durum pek çok meslek için gerekli. Her çalıştığın yerden bir şeyler öğrenebilirsin. Bu arada da kendini geliştirmeye devam.
Bu arada entellektüel gelişim sürecini de unutmayalım. Bulunduğun şehirde, kültürel, sanatsal etkinlikler varsa kaçırma. Her zaman üniversite döneminde sahip olduğun boşluğa sahip olamayabilirsin. Kitaplar ve filmler de çok önemli. Düzenli kitap okuyan bir kişi, psikolog olmasına gerek yok, kendisini daha iyi ifade eder, daha güzel konuşur, bir derinliğe sahip olur. Olaylara çok farklı açılardan bakabilir. Eğer kitap okumayı sevmiyorum, hiç işim olmaz diyorsan, mesleki tercihini gözden geçirmelisin 🙂 Peki hangi kitapları, hangi yazarları okumalısın? Benim aklıma gelenleri aşağıya yazıyorum. Bunlarla başlayabilirsin:
- Erich Fromm’un bütün kitaplarını okumanı öneririm. Sana çok şey katacak.
- Vamık Volkan Amerika’da yaşayan bir psikiyatrist. Psikanalitik yöntemle çalışıyor. Vaka öykülerini anlattığı 3 tane nefis kitabı var: Kozmik Kahkaha, Atlarla Yaşayan Kadın ve Kadın Tiryakisi Olan Adam. Ayrıca Atatürk’ün hayat öyküsünü psikanalitik açıdan değerlendirdiği Ölümsüz Atatürk kitabı da çok ilginçtir.
- Doğan Cüceloğlu’nun kitapları. Doğan Cüceloğlu’na karşı özellikle bizim camiadan bir ön yargı hissediyorum. Bence tamamen yanlış olan bir yargı. Doğan Hoca bizim insanlarımıza psikolojiyi sevdiren, benimseten insanlardan birisi. Akademik kariyeri, alt yapısı inanılmaz sağlam. Popüler diye okumaktan kaçınma. Doğan Hoca bambaşkadır.
- Karen Horney’in Çağımızın Nevrotik Kişiliği
- Kemal Sayar’ın kitapları. Kemal Sayar son zamanlarda farklı bakış açısıyla güzel şeyler yazan bir psikiyatrist. Çok fazla kitabı olmasından dolayı, bazen kitapları birbirini tekrar etse de, bence okunması gereken isimlerden birisi.
- Mehmet Zihni Sungur’dan Sen Ben Aramızdaki Herşey
- Eğer ders kitabı olarak işlemediyseniz, keşfetmeniz gereken bir kitap da Orhan Öztürk’ün Ruh Sağlığı ve Bozuklukları kitabıdır. Bir psikologun baş ucu ve referans kitabıdır.
- Psikonet Yayınlarından harika kitaplar çıkıyor. Başlangıç olarak İyi Hissetmek ve Hayatı Yeniden Keşfet isimli kitapları öneririm.
- Çiftlerle ilgileniyorsan, Gottman’ın Evliliği Sürdürmenin 7 İlkesi güzel kitaptır.
Şimdilik aklıma gelen kitaplar bunlar. Şu an bu yazıyı yazarken kitaplığımdan uzak olduğum için, atladığım kitaplar olmuş olabilir. Onları da sonra güncelleyebilirim. Senin de önerin varsa, yorumlar kısmında paylaşabilirsin.
Psikoloji Öğrencilerinin İzlemesi Gereken Filmler-Liste
18 yorum
Yazı için teşekkürler.Gerçekten faydası olacağını düşünüyorum.Stajların dönem içinde yapılıp yapılmadığını merak ettim.Bilgilendirebilir misiniz? :))
Yorumun çok güzeldi çık teşekkür ederim çok faydası 8ldu sorum olcak staj yaparken neyi gözlemlemeye daha çok dikkat ettin stajın boş geçmemesi için önemli olan noktalar neler mesela ?
Yazı için çok teşekkürler. Bende psikoloji 2.sınıf öğrencisiyim ve Bilişsel Davranışsal Terapi alanıyla ilgilenmek istiyorum alanınızla ilgili bilgi verirseniz çok memnun olurum teşekkürler.
Çok faydalı bir yazı olmuş.Kafamdaki soru işaretleri gitti.Teşekkürler
Emek edip gerçekten isteyen insan emin olun tüm zorlukları aşar başlangıçta iyi bir maaş almak da senin elinde yani. Önce varmak istediğiniz noktayı belirleyin. Evet psikolog olmayı istediniz. Ama nasıl bir alan da psikolog olmak istiyorsunuz onları da göz önüne alın. Başarmak için isteyin. İsteyince de hedeflerinize rahatlıkla odaklanıp emek harcicaksınız.
sağolun tşkler
Çok teşekkürler hocam. Emeğinize sağlık. O kadar faydalı bir yazı oldu ki benim içim. Kafam çok karışıktı..
Ben şuan da lise ikiye gidiyorum. Bu önerdiğiniz kitapları şuanda da okuyabilir miyim?
Merhaba, ek olarak Engin Geçtan kitaplarını da tavsiye etmek isterim hocam.
gercekten faydalı bir yazı olmuş,cünkü bir cok psy öğrencisinin kafasında bu gibi sorular var
tesekürler beyhan bey :))
Bu güzel yazın için teşekkürler bana çok şey kattı ?
Ne kadar aciklayici yazmissiniz. Bir suru not aldim daha da derinini kazimak icin. Cok cok tesekkur ederim. Psikoloji dali malesef devlet nezdinde hak ettigi onemi goremedi ve gerekli duzunlemelerin olmamasindan dolayi calisma kosullari ve terapist olma sartlari biraz muallakta. Umarim bu onemli brans artik kanunlarla da onemini gorur…
Çok severek okudum yazınızı, bende üniversitede 1.sınıf psikoloji öğrencisiyim yaz tatilimiz çok uzun o yüzden ne yapabilirim bu vaktimi değerlendirmek için diye bakarken buldum blogunuzu. İyi ki yazmışsınız, kitaplar ve filmler listenizi de not aldım bitirmek için. Teşekkür ederim! 🙂
Hocam harika bir yazı olmuş belki ben bulamamışımdır ama internette psikoloji öğrencilerine tavsiye olarak başka bir kaynak yok sanırım, bu anlamsız ve acımasız rekabete rağmen böyle bir rehber niteliğinde yazı harika olmuş, son olarak karantinayla birlikte daha fazla kitaba yöneldik acaba listeyi güncelleme imkanınız var mıdır ?
Ben daha lise öğrencisiyim ve psikoloji okumak istiyordum ve bu yazı ile daha çok ilgimi çekti bu yazı için çok teşekkürler. Ama yukarıda da birisi sormuş ama o sorunun cevabını bende merak ediyorum “staj yaparken neyi gözlemlemeye daha çok dikkat ettin stajın boş geçmemesi için önemli olan noktalar neler mesela ?”
Size bir konuda danışmak istiyorum. Klinik psikoloji “tezsiz” yüksek lisans yapanlar uzman klinik psikolog olarak kendi iş yerlerini açıp psikoterapi yapabilir mi? Tezli yapmak şartı var mı?
PDR mezunuyum, 2.yılım olacak mezun olalı 2 yıldır dalından kopmuş yaprak gibi savrulup duruyorum, artık tutunacak bir dalımda kalmadı büyük ihtimalle bir markette işe girip çalışacağım. Özel okullar haftanın 6günü 10 saat çalıştırmanın karşılığında asgari ücret veriyor, modern kölelik diyebiliriz açıkçası. Ailem ile sürekli kriz yaşıyoruz mesleki anlamda. Tüm bunlara rağmen hâlâ kendimi niteliksel anlamda geliştirme gayreti içerisinde kitaplar okuyup kişisel gelişimimi destekliyorum. Ancak artık aklım aklıma yetmiyor okadar çabala didin pdr oku başarı göster ancak gelinen son nokta bu… Kendi gerçeklerimi yazdım burada, eğer eleştirmekten başka bir yol gösterecek olan varsa önerilerini bekliyorum çünkü artık benim gücüm kalmadı
Merhabalar;
Öncelikle nasılsınız? Size danışmak istediğim bir şeyler var. İlk önce kısaca kendimden bahsetmek istiyorum.
Evvela belli yaşa kadar çok ama çok içine kapanık, ailesi olmadan bir akraba evine dahi gitmemiş bir kız çocuğuydum. 14 yaşımda bağlama kursuna başladım ama hobi olarak. Çok fazla yeteneğim olmadığından yavaş ilerliyordum. Daha doğrusu kurs çok yavaştı ve ben yaratıcı değildim!
Daha sonra 17-18 yaşlarımda İSMEK kurslarına yazıldım, kendimdeki o özgüven eksikliğini fark ederek bir yerden başlamak istedim.
Üniversite sınavına girdim fakat okumaya gözüm kesmiyordu, babamın zorlaması ile Kocaeli Üniversitesi 2013-2017 yılları arasında İktisat Fakültesinde okudum. Dört yıl boyunca üniversiteye İstanbul-Kocaeli arası servisle gidip geldim ve okuldaki özgüvensizliğimi müzikle ilgilenerek değiştirmeye çalıştım.
İstanbul’dan servis kullandığım sürede sabah Kocaeli’ye gidip akşam hiç yorulmadan koşturarak 2014’te kazandığım Avcılar Belediye Konservatuvarına 17.00 derslerine yetişiyordum. 2,5 yılı da bu şekilde hem üniversite hem kurslar ve aktiviteler olarak kendimi aşmaya çalışarak yoğun geçirdim.
2014 yazın 1 haftalık Almanya maceram oldu. Bunları hatırlamak bile bana kendimi iyi hissettiriyor, hayal gibi geliyor.
2017’de aile problemleri, anne baba ayrılığı ve üniversiteden ders bırakmadan mezun olma telaşı ile geçti. Sonra ailem 3 yıl ayrı kaldığı dönemde çok sıkıntı çektim ama o kız çocuğu halimden eser kalmadı. Daha doğrusu kız çocuğunu kimseye göstermiyordum. Büyüdüm. Kendi kendime her şeyi yapabileceğim cesaretini aldım. Bir süre babamla, daha sonra annemle yaşadım. Artık ben onlara değil onların da bana ve benim yanlış da olsa bazı hataları yapmama izin vermeleri gerektiğini öğrendim ve öğrettim.
Para kazanma ihtiyacım sebebiyle ve kendimle olan bu sıkışıp kaldığım prangaları atmak amacıyla sahne yapmaya başladım. Sahnede o çekingenlik kalkar hale geldi. Sanki kırk yıllık sahne alan biriymişim gibi! Bağlama çalıp türkü söylemek benim hayatımda ‘takdir edilme’ eksikliğini tamamlar zannediyordum. Ailem hiçbir zaman yine takdir etmezdi ama sahnelerde mutlu olma sebebim alkışlanmak ve takdir edilmekti.
Bir süre sonra kurumsal bir firmada yetiştirilmek üzere bir işe başladım. Çok fazla insan tanıdım ve hepsi ile yakından işim gereği muhattap oldum. Firma yöneticilerinden, temizlik sorumlusuna kadar. Hepsi ile. Bu beni çok ama çok değiştirdi. Bazen rezil oldum bazen çok iyi bir konuşma yaptım ama sonunda insanları tanıdım ve gördüm ki; herkes mükemmel görünüyor, kusursuz özgüven ve iyi izlenim veriyor. Fakat kimse göründüğü veya bana verdiği izlenim kadar kusursuz değil. Ben de rezil de olsam bazen karşı taraf bunu anlamayacak bazen de bana gülecek ama kendi de gülünç olabileceğini anladım. Bu işte çalışana kadar kendim hariç tüm insanları gözümde büyütürdüm. Fakat firma sahipleri ile de oturup kalkınca çok farklı hislere kapıldım kendim hakkında.
Şimdi ise Medeniyet Tasavvuru Okulu’nda Arapça, İngilizce online eğitimleri alıyorum. Çok kitap okuyorum. Gün içerisinde düzenli ve programlıyım. Detaycıyım ama bana neyin iyi geleceğini ve kendimi motive etmeyi başarıyorum.
Ezcümle bunları anlatma sebebim, hayat beni hep savurdu 25 yaşıma kadar herkes gibi ben de küçük-büyük bir çok sıkıntı yaşadım. Ama her yaşananda bir hikmet aradım. Kendimi aşmak, değiştirmek için hep izledim, gözlemledim, yorumladım. Çok şükür, ama tek pişman olduğum şey okuduğum bölüm oldu. Keşke psikoloji okusaydım. Bir sene sonra hazırlansaydım o sınava ama kendi fıtratıma uygun olan işi tercih etseydim diyorum. 25 yaş geç mi bilmiyorum. Ama 4 sene sonra illa ki 29-30 yaşlarında olacağım. En azından bir psikoloji mezunu olarak bu yaşları görebilme ihtimalim var. Sizden ayaklarımın yere basması, gerçekçi olmam için bir tavsiye istirham ediyorum. Maaş kaygım yok ve iş olarak da staj ve ezilme,pişme dönemleri başım üstüne. Ama 30 yaşlarımı geçerken geç olgunlaştığım ve bir şeyleri herkesten geç fark ettiğim için mesleğimi yapmam için tam zamanı olacak gibi hissediyorum. Bu alanda pişmek ve deneyim kazanmak için geç mi kaldım? Bir de şu süreçte dersler vs online olduğundan çoğunlukla bu durum benim için olumlu olacak. Hem okuyup hem çalışıp tecrübe edinmek adına eğer üniversite sınavını kazanırsam bu bölüme yerleşirsem özel sektörde iş öğrenebileceğim yerleri araştırmaya vakit kaybetmeden başlayacağım. Açıkçası çok heyecanlıyım. Beni hayata bağlayacak tek şey sevdiğim işi yapmak olurdu herhalde. Sizden motive edici bir mail almaya o kadar ihtiyacım var ki!
Teşekkür ederim vakit ayırıp beni dinlediğiniz için.
İyi günler, kolaylıklar dilerim.